Namaz ve Meditasyon

Namaz ve Meditasyon

Değerli meslektaşım ve dostum Dr. Turgay Senen “Doğru kılınan namaz meditasyonun en yüce hali değil midir?” diye sordu. Bu konuda dergilerinde yayınlamak üzere benden bir yazı istedi.


Doğru kılınan Namaz Meditasyonun en yüce halimidir?İslam, Namaz, Tesbih…Veda’lar, Yoga, Meditasyon…   

Böylesi iddialı ve her biri çok önemli kelimelerden oluşan başlığın altına bir cümle bile yazabilmek büyük sorumluluk gerektirir. Kaldı ki konu hakkında iddialarda bulunmak, hükümler vermek aklı başında bir kimse için nerede ise imkânsızdır.

Benim amacım; İman etmekte bile tek sağlam dayanağımız olan akıl’da soru işaretleri açmak, insanlığın ızdıraptan kurtulmak, barış ve huzur içinde bir arada yaşamak ve var oluş amacını gerçekleştirmek için yapmakta olduğu yol arayışına küçük bir ışık tutmaktır. Yarım asrı geçkin bir süredir yapmakta olduğum arayışımın neticesinde ulaştığım samimi duygu ve düşüncelerimi sizlere aktarabilmek isterim.

Zamanın dalgaları bize ezeli bilgi ve bilgeliği getirirken sırrını tam da kavrayamadığımız bir nedenle, belki de emek verip aklımızı kullanalım diye sisler arasından, perdeler altından hakikati saklı olarak sunar bize. Bu nedenle olsa gerek zaman içinde giderek saklanan, gizlenen hakikati açığa çıkarmak için Rehberler gelmiştir.

Kelimeler, kavramlar ve iman ettiğimiz ibadet şekilleri belki de doğru ve olması gereken asıllarından bu gün çok uzaktadırlar. Eğer öyle ise halisane çabalarımız sonuçsuz kalabilir, ibadetlerimiz bizi sahil-i selamete ulaştıramayabilir. Tek çıkış yolumuz akıl, bilim ve bilgeliği rehber edinmektir.

Yazının başlığında yer alan temek kelimeler açısından durumu değerlendirirsek, çok ilginç ve düşündürücü bir benzerliği hatta aynılığı fark etmemek mümkün değildir. İslam’ın temel inancı; öncesi ve sonrası olmayan, doğmamış ve doğurmamış, hiçbir varlığa benzemeyen tek Allah inancıdır. Veda’lar ise hemen hemen aynı ifadelerle zaman ve mekândan arî, her varlığın kaynağı ve dönüp geleceği olan, kadir-i mutlak ve hâkim-i mutlak, bir ve öncesi-sonrası olmayan Brahman inancını esas alır.

Namaz yıkanma ile başlayıp, bedensel hareketlerle (kıyam, kırat, rükû, secde) , tespih ve dua ile tamamlanan en önemli İslam ibadet şeklidir. Yoga ise nerede ise karbon kopyası gibi yıkanma ile başlar. Her sabah duş ile başlar. Sonra Asana’lar dediğimiz bedensel hareket ve duruşlarla devam eder. Bu hareket ve duruşlarıda, namazdakine benzer kıyam, rükû ve secde hareket ve duruşları vardır.

Namazın arkasından devam edilen tespih kısmı ise şaşılacak derecede bir benzerlik gösterir. Tespih’te Allah’ın Rahman, Rahim… gibi isimleri içsel olarak zikredilir. Japa adı verilen Batı dünyasına meditasyon olarak tanıtılan Yoga uygulamasında ise Asana’ların arkasından içsel olarak Mantra zikredilmesi esastır. Mantra olarak kullanılan kelimeler ile tespihte kullanılan kelimeler arasında ilginç bir ses benzerliği vardır.(KRM, HRM,RHM…) Mantra’nın irade-i cüz iyeyi benliğin (nefsin) esaretinden kurtarıp İrade-i Külliyeye teslim ettiği, mutlak özgürleştirdiği düşünülür. Böylece zihin’in 4. hali olarak ifade ettiğimiz mutlak teslimiyet, mutlak feragat (Turya Çetan) halini yaşadığı, benliğin mutlak Varlıkla buluşup onda yok olduğu düşünülür. Bilincimizin 4.hali olarak ifade edilen bu durum ancak yaşanarak anlaşılabilir. Kelimelerle ifade etmek ve entelektüel olarak anlamaya çalışmak yeterli değildir. Hiç bilmediğimiz bir tadı ancak tadarak tanıyabileceğimiz gibi.

Kelimelerin ve onlara yüklediğimiz anlamların zaman içinde değiştiği, bazen yozlaştığı ve anlam kaymalarına, kayıplarına uğradığı düşünülürse, bu benzerliklerin kavram ve kelimelere yeniden asıl anlamlarının kazandırılmasının hayati önemi anlaşılacaktır. Samimi ve içten bir duygu ile Hak ve Hakikate yönelirsek ve aklı özgür kılıp ön yargısız bir yaklaşım ile yaşayarak ararsak namazın kaybolan hakikatini, hikmetini bulabiliriz. O zaman doğru namazı buluruz. Doğru namaz hakiki ve en yüksek meditasyon olur.

Sevgilerimle.

Dr. Muammer Karakaş

Halk Sağlığı Uzmanı

Ayurveda-Yoga ve Meditasyon Öğretmeni